Kişisel verilerin ihlaliyle ilgili önemli bir Anayasa Mahkemesi Kararı
Kişisel verilerin ihlaliyle ilgili önemli bir Anayasa Mahkemesi Kararı 22.03.2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlandı. Karar kapsamında yapılan inceleme sonucunda Anayasa Mahkemesi, yetkili olmadığı halde hukuka aykırı olarak elektronik ortamda veya bilgisayar loglarında kişisel verilerle ilgili sorgulama yapan, bu şekilde elde edilen bilgileri paylaşan veya yayın yoluyla duyuran, log kayıtlarını değiştiren veya silen emniyet, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarında çalışan kolluk görevlisinin meslekten çıkarılacağına ilişkin kanun hükmünü Anayasaya aykırı bulmamıştır. Karara gerekçe olarak; sadece sistem üzerinde sorgulama yapma yetkisine sahip olmadığı halde hukuka aykırı yol ve yöntemler kullanarak sorgulama yapmış olan personelin eyleminin disiplin cezasını gerektireceği, hiçbir sınırlama olmadan tüm kolluk personelinin kişisel verileri sorgulayabilmesini kabul etmenin anayasal güvence altına alınan kişisel verilerin korunması hakkının bizzat devlet tarafından ihlali anlamına geleceği gibi, toplumda kolluk personeline yönelik güvenin zedelenmesine de yol açılacağı, yaptırım ile korunmak istenen hukuki değerler ve elde edilmek istenen kamusal yarar karşısında bireye makul olmayan orantısız bir külfet yüklenmediği hususları vurgulanmıştır. Karara aşağıdaki linkten ulaşılması mümkündür:
Fazla çalışma - Resmi Tatil - Bordro
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/19801
K. 2002/353
T. 21.1.2002
• FAZLA ÇALIŞMA PARASI ( Bordroda Fazla Çalışma ve Tatil Parasının Ödendiği Belirli Olduğundan Bordroların İlişkin Olduğu Aylar İçin Yeniden Hesaplama Yapılamaması )
• RESMİ TATİL ve HAFTA SONU ÜCRETİ ( Bordroda Fazla Çalışma ve Tatil Parasının Ödendiği Belirli Olduğundan Bordroların İlişkin Olduğu Aylar İçin Yeniden Hesaplama Yapılamaması )
• BORDRONUN İHTİRAZİ KAYITSIZ İMZALANMASI ( Bordroda Fazla Çalışma ve Tatil Parasının Ödendiği Belirli Olduğundan Bordroların İlişkin Olduğu Aylar İçin Yeniden Hesaplama Yapılamaması )
1475/m.35,38,41
ÖZET : İşçinin imzasını taşıyan bordrolarda hafta tatili çalışması ve fazla mesai ile ilgili sütunlara yer verilmiş ve bu sütunlarda da ödemeler yapılmış olduğuna göre; bordroların ilişkin bulunduğu aylar için yeniden hesaplama yapılması isabetsizdir.
DAVA : Davacı, fazla çalışma parası ile resmi tatil ve hafta sonu ücretlerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Mahkemece zamanaşımı itirazı dikkate alınarak uyuşmazlık dönemi için hafta tatili ve fazla mesai alacakları hüküm altına alınmışsa da öncelikle belirtmek gerekir ki dosya içinde bu hükmün dayanağı olan belgelere rastlanılmamıştır. Davalı işveren bordro ile davacı işçiye bu alacakları ödediğini ileri sürmektedir. Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre davacı işçinin imzasını taşıyan ücret bordrolarında hafta tatili çalışması ve fazla mesai ile ilgili sütunlara yer verilmiş ve bu sütunlarda da ödemeler yapıldığı gösterilmişse de davacı işçinin daha fazla çalıştığı ve bordronun gerçek duruma uygun düşmediği yolunda bir ihtirazi kayıtta bulunmadığı bordroların ilişkin bulunduğu aylar dikkate alınarak hafta tatili ve fazla mesailerinin hesaplanması doğru olmaz. Bu durumda eksiklikler tamamlanarak mahkemece araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle söz konusu aylar dikkate alınmaksızın alacakların tespiti yoluna gidilmesi gerekir. Öte yandan davalı vekili bilirkişi raporuna yaptığı itirazda bu konu üzerinde durarak bilirkişi raporuna ayrıntılı itirazlarda bulunmuştur. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile isteklerin kabulü bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
Çalışan Elemanlara Eşit Davranma İlkesi
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/28938
K. 2007/26952
T. 18.9.2007
• İŞE İADE TALEBİ ( İş Bırakma Eylemine Katılan İşçilerin Çoğu İşyerinde Çalışırken Bir Kısmının İş Akdinin Feshedilmesi Eşit Davranma Borcuna Aykırılık Teşkil Ettiği - İş Akdinin Feshi Geçerli Nedene Dayanmadığından Kabulü Gereği )
• HAKSIZ FESİH ( İş Bırakma Eylemine Katılan İşçilerin Çoğu İşyerinde Çalışırken Bir Kısmının İş Akdinin Feshedilmesi Eşit Davranma Borcuna Aykırılık Teşkil Ettiği - Davacının İşe İadesine Karar Verilmesi Gerektiği )
• İŞ BIRAKMA EYLEMİ ( Katılan İşçilerin Çoğu İşyerinde Çalışırken Bir Kısmının İş Akdinin Feshedilmesi Eşit Davranma Borcuna Aykırılık Teşkil Ettiği - Davacının İşe İadesine Karar Verilmesi Gerektiği )
• İŞVERENİN EŞİT DAVRANMA BORCU ( İş Sözleşmesinin Feshinde de Dikkate Alınması Gerektiği )
4857/m.20
ÖZET : Dava, feshin geçersizliği ve işe iade talebine ilişkindir. Dosya kapsamından davalı işverenin, işçileri toplu olarak iş bırakmaya yönlendirdiği gerekçesiyle davacı işçinin iş akdini feshettiği anlaşılmaktadır. İşverenin eşit davranma borcunun, iş sözleşmesinin feshinde de dikkate alınması gerekir. Somut olayda, toplu olarak iş bırakma eylemini davacının yönlendirdiği tespit edilememiştir. Bu halde iş bırakma eylemine katılan işçilerin çoğu işyerinde çalışırken bir kısmının iş akdinin feshedilmesi, eşit davranma borcuna aykırılık teşkil eder. İş akdinin feshi geçerli nedene dayanmadığından işe iadeye karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işçi, iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesine karar verilmesini, işverence işe başı atılmaması durumunda tazminat ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı işveren, iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, işyerinde eylem yapan 70 kadar işçiden dava açan bir kısım işçilerin çıkarılmış olmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve sendikanın yetki almasını takiben gerçekleştirilen fesihlerin sendikal nedene dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelere göre, işyerinde bordro imzalamadığı için iş sözleşmesi feshedilen bir işçiye destek vermek ve işe geri alınmasını sağlamak için davacının da aralarında olduğu bir kısım çalışanların 28.03.2006 tarihinde çay molasını takiben bir saat süreyle üretimi durdurdukları sabit olmuştur. Bu olay mahkemenin de kabulündedir. Davalı işveren, söz konusu olay sonrasında 31.03.2006 tarihinde eyleme katılan işçilerden 12 kişinin iş sözleşmesini, diğer işçileri toplu olarak iş bırakmaya yönlendirdikleri gerekçesiyle feshetmiştir. Bu durumda davalı işverence yapılan feshin 4857 sayılı İş Kanunu\'nun 5. maddesinde düzenlenen eşit davranma borcuna aykırılık oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerekir. İşverenin eşit davranma borcu iş sözleşmesinin feshinde de dikkate alınmalıdır. Somut olayda davacı işçinin, çay molasını takiben toplu olarak çalışmama şeklinde gerçekleşen eylemi yönlendirdiği belirlenebilmiş değildir. Böyle olunca, aynı durumda olan işçilerden büyük bir kısmı işyerinde çalışmaya devam ettiği halde, davacı işçinin iş sözleşmesinin feshi, işverenin eşit davranma borcuna aykırılık oluşturur. Söz konusu borca aykırılığın yaptırımı 4857 sayılı İş Kanunu\'nun 5. maddesinin 6. fıkrasında 4 aylık ücrete kadar bir tazminat olarak belirlenmiş ve işçinin ayrıca yoksun kaldığı haklarını talep edebileceği açıklanmıştır. İşverenin eşit davranma borcuna aykırı davranması sonucu, somut olayda davacı işçi işsiz kalmıştır. Bu nedenle işverence yapılan feshin geçerli nedene dayandığı sonucuna varılması doğru olmaz. Mahkemece davacının işe iadesine dair karar, açıklanan gerekçeyle yerinde olmuştur.
Öte yandan mahkemece feshin sendikal nedene dayandığı kabul edilmiş ve işe başlatmama tazminatı işçinin 1 yıllık ücreti tutarında belirlenmiştir. Somut olayda iş sözleşmesi bordro imzalamadığı için çıkarılan bir işçiye destek vermek amacıyla davacı işçinin diğer bazı işçilerle birlikte hareket ederek çalışmama eylemine katıldığı ve feshin doğrudan bu nedene dayandığı anlaşılmaktadır. Ortada feshe konu yapılan somut bir olay olduğuna göre, feshin sendikal nedene dayandığının kabulü doğru olmaz. İşe başlatmama tazminatı isteğinin 1 yıllık ücret tutarında tespiti hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunu\'nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1- ) Kartal 3. İş Mahkemesi\'nin kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2- ) İşverence yapılan feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine,
3- ) Davacının yasal sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4- ) Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
Davacının işe başlatılması halinde varsa ödenen ihbar ve kıdem tazminatının bu alacaktan mahsubuna,
5- ) Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6- ) Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 450.- YTL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7- ) Davacı tarafından yapılan ( 387.00 ).-YTL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8- ) Peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak, 18.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Koşullu Fesih Dilekçesi Verilmesi
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/407
K. 2005/3144
T. 3.2.2005
• İŞ AKDİNİN FESHİ ( Yönetim Kurulunca 1475 S.K. Md. 13 ve 14'e Göre/Md. 13 Belirtildiğine Göre Davacının İhbar Tazminatına Hak Kazanacağı - Akdi Devam Ederken Vermiş Olduğu Koşullu Feshe Muvafakat Dilekçesine İtibar Edilemeyeceği )
• İHBAR TAZMİNATI ( İş Akdinin Yönetim Kurulunca 1475 S.K. Md. 13 ve 14'e Göre Feshi - Davacının Akdi Devam Ederken Vermiş Olduğu Koşullu Feshe Muvafakat Dilekçesine İtibar Edilemeyeceği/Fesihte Md. 13 Belirtildiğine Göre Hak Kazanacağı )
• İŞ AKDİ DEVAM EDERKEN KOŞULLU FESHE MUVAFAKAT DİLEKÇESİ VERİLMESİ ( İtibar Edilemeyeceği/İş Akdinin Yönetim Kurulunca 1475 S.K. Md. 13 ve 14'e Göre Fesh Edilmesi - Davacının İhbar Tazminatı İsteğinin Kabulü Gereği )
1475/m.13,14
4857/m.17
ÖZET : Davacı hizmet akdi devam ederken, verdiği dilekçe ile kıdem tazminatı ödenmek koşulu ile feshe muvafakat ettiğini ve ihbar tazminatı istemeyeceğini belirtmiştir. Yönetim kurulu davacının hizmet akdini 1475 sayılı İş Kanunun 13 ve 14. maddelerine göre feshetmiştir.
Davacının hizmet akdi anılan kanunun 13. maddesine göre feshedildiğine göre, davacı ihbar tazminatına hak kazanır.
DAVA : Davacı kıdem tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde taraf avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1. Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Davacının temyiz itirazına gelince;
Davacı hizmet akdi devam ederken 3.1.2003 tarihli dilekçe ile kıdem tazminatı ödenmek kaydıyla feshe muvafakat ettiğini ve ihbar tazminatı talep etmeyeceğini belirtmiştir.
Ancak, Yönetim kurulunun 8.1.2003 tarih ve 70477 sayılı kararında davacının hizmet akdinin 1475 sayılı İş Kanunun 13 ve 14. maddelerine göre feshine karar verilmiştir.
Davacıya hizmet akdinin Yönetim Kurul kararınca feshedildiği bildirilmiştir.
Bu durumda davacının iş akdinin İş Kanununun 13. maddesi gereğince feshedildiği belirtildiğine göre davacı ihbar tazminatına hak kazanır. Ayrıca, davacı 24.1.2003 tarihli ihtarname ile ihbar tazminatının da ödenmesini istemiştir. Bu durumda davacının hizmet akdi devam ederken vermiş olduğu dilekçeye itibar edilemez. Tüm bu deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının ihbar tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 3.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.